22 ŞUBAT – 22 MART 2005 /// ÇAĞLA CABAOĞLU ART GALLERY
GRUP SERGİSİ
Barış Sarıbaş – Burhan Doğançay – Cem Sağbil – Ekrem Kahraman – Ersin Gürtel – Fatih Karakaş – Fatih Urunç – Gülveli Kaya – Levent Morgök – Mehmet Uygun – Onay Akbaş – Uğur Çakı
Levent Morgök, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Resim Bölümü’nde eğitimini tamamladı. Türkiye’de ve yurtdışında birçok karma sergiye katılan sanatçı 2000 yılından bu yana Çağla Cabaoğlu Gallery’de izleyicisiyle buluşmaktadır. Amerika, Fransa, Belçika, Dubai, İngiltere ve Yunanistan’daki koleksiyonlarda eserleri bulunan Morgök, İstanbul’da çalışmalarına devam etmektedir.
Levent Morgök ilk bakışta klasik pentür anlayışının temsili gibi görünen ancak içerik ve teknik anlamda farklı kavramları yan yana getirir. Geleneksel resim anlayışını, resmi var eden malzemelerle bozmaya çalışan sanatçı yüzey olarak tuvallerin yanı sıra yorganları, light box’ları, metal ve pleksiyi kullanarak yeni yüzey ve malzemeler üzerine eserlerini oluşturur. Gerek üç boyutlu gerek tuval çalışmalarında sanatçının izleyiciyi özgürleştiren ya da eserin içine izleyiciyi hapseden bir algı ve yaratır. Kendi deyişiyle, yaşadığımız anlar, söylediğimiz sözler yaşanıp, söylendiği andan itibaren geçmiş zaman kipiyle anlatılmaya mahkum. Resim yaparken yaşanmış ve en kristalize olmuş anı, zamanın katmanları içinden alıp çıkartmaya çalışır. Bu duyguyu verebilmek için de figürlerini katmanların içine sıkıştırır. Tıpkı zamanın katmanlarının anılarımızı sıkıştırdığı gibi.
Daha önce Türkiye çağdaş sanat pratiklerinin tarih boyunca uygarlıkların birleşme, kesişme noktası Anadolu kültürü ve günümüz dünyası ile kurduğu ilişkiye dikkat çeken Çağla Cabaoğlu Gallery, New York Scope Art Show’da da benzer bir yaklaşımla farklı coğrafyalarda yaşayıp üreten, bulundukları yerden, çağdaş sanat pratiklerinden, Anadolu’nun kültürel mirasından ve kişisel deneyimlerinden beslenen farklı kuşaklardan otuz iki sanatçıyı bir araya getirdi.
Türkiye Çağdaş Sanat alanındaki son elli yıllık birikimi de yansıtan bu sergileme, ülkemiz sanatının dünya ölçeğinde tanıtılmasının yanı sıra usta sanatçılarla bir araya getirilen genç kuşak sanatçılara da yeni olanaklar yaratmanın yollarını aradı.
Bir başka açıdan, kimlikleri, sanatsal yaklaşımları, üretimleri birbirlerinden farklı, kendine özgü sanatçıların yapıtlarını özel bir konsept içine yerleştirerek Türkiye çağdaş sanat üretiminde hem bireysel anlamda hem kuşaklar arasında farklılıklara, sanatsal yaratımın çeşitliliğine de dikkat çekti.
Yaşama ve dünyaya dair tüm olasılıkları içinde barındıran günümüz sanat anlayışında, aykırılıkların, birbirine benzemeyen anlayışların yan yana gelme potansiyeli “Nadire Kabineleri” konseptiyle sanatsal dinamiğe dair bir önerme niteliğine büründü.